DİKSİYON EĞİTİMİ
BU KURSTAN ÖĞRENEBİLECEKLERİNİZ VE KAZANIMLARINIZ
Korkuyu Yenmek, Toplum Önüne Serbestçe Çıkabilmek.
Nefse Güveni ArttırmakAyakta Düşünebilmek Ve Hazırlıksız Konuşmak.
Sıkılmadan Serbestçe İstenilen Her Şeyi En Mantıklı Bir Biçimde Söyleyebilmek.
Her Şeyin Ve Herkesin İyi Yönlerini Görmeye Alışmak.
İnsanlara Ve Özellikle Kusurlarına Karşı Hoşgörülü Olmak.
Dost Kazanmak, Bilgiçlik Göstermemek Ve Halden Anlamak.
Etkili Konuşma Sanatını Öğrenmek.
İyi Dinlemesini Öğrenmek Ve Kültür Ufkunu Geliştirmek.
Bu Kurs Bir Bankaya Benzer. Oraya Kendinizden Ne Kadar Çok Şey Koyarsanız, O Da Size O Kadar Faiz Verir.
I. BÖLÜM (FONETİK)
KONUŞMA EĞİTİMİ (DİKSİYON) konusunda ki bu eğitimin amacı ;
Sizlere, toplumla olan ilişkilerinizde açık, etkili, güzel söz söylemeyi, aynı zamanda yazılı bir metindeki duygu ve
düşünceleri sözün yardımı ile anlatmayı öğretmektir.
Söz söyleme sanatının birbirinden ayrılmaz niteliklere sahip iki kuralı vardır.
1- DÜZELTME : Dilde temizliği ve açıklığı kazanmak için SÖYLEYİŞ ve BOĞUMLANMA mekanizmasında
alışkanlığı elde etmek,
2- ANLATIM : Bir metinde saklı olan düşünceyi, duyguyu, ıstırabı, ihtirası meydana çıkarmaktır.
Nihai sonuca ulaşmak için öncelikle soluk alıp verme, ses aletlerimiz ve sesimizin nitelikleri ile ses ve nefes
özelliklerini bilmemiz gerekir.
SES ALETLERİMİZ dediğimizde aklımıza
GIRTLAK (SES KRİŞLERİ) sesi meydana getirir.
AKCİĞER VE BRONŞLAR (gırtlakta titreşimler yaptıran ve onu harekete geçiren)
AĞIZİÇİ (BOĞAZ) YANAKLAR, DİL, DAMAK DUDAKLAR, DİŞLER VE BURUN BOŞLUKLARI
gelmelidir.
(sesin şiddetini değiştirmeye yarayan aletlerimiz)
SOLUNUM dediğimizde ise ;(Akciğerlere havanın düzenli hareketlerle alınıp verilme beraberliği) İki evreye
ayrılır.
SOLUK ALMA (Havanın içeri girişi – Burundan alınması, Göğüste depolanması, Diyaframla kontrolü
demektir ki, alınış şekilleri de konuşma konularına göre değişiklik göstermektedir. Genel olarak soluk almayı, Derin - Sık - Çabuk - Düzenli - Sinirlenmeden - Gürültüsüz olarak sınıflandırmamız mümkündür.
SOLUK VERME (Havanın dışarı çıkışı – yavaş, yavaş)
Soluk verme zamanında söz söylenmeli
Soluğun sonuna kadar söz söylenmemeli
Soluk verme daima eşit ve sarsıntısız olmalıdır.
SESİN NİTELİKLERİNE GELİNCE ;
ŞİDDET: Sesin kulağımıza yaptığı etkinin büyüklüğü
YÜKSEKLİK: Kalın sesleri ince seslerden ayıran özelliktir.
a - PES SES (Göğüs sesi) : Göğsün alt kısmından geliyormuş gibi duyulur
b - TİZ SES (Kafa sesi): Yukarıdan geliyormuş gibi duyulur. Baş kalktığı zaman daha kolaylıkla çıkar.
c- BOĞAZ SESİ: Kullanmaktan kaçınmamız gereken sestir.
TINI :
-
Açık Tını (Tiz ses): Tatlı öykülerin anlatımında kullanılır.
-
Koyu Tını (Koyu ses) : Acı, umutsuzluk keder duygusu uyandırmak istediğimiz parçalarda kullanılır.
-
Orta Tını: Günlük konuşmalarımızda kullanılır. Yorgunluk vermez.
SES VE NEFES ÖZELLİKLERİ
Güzel ve etkili konuşmada önemli bir konu sesin mükemmel çıkışıdır. Sesin mükemmel çıkışı ses çıkışı ile
nefesin kullanımı arasında başarılı bir uyum oluşturulmasını gerektirir.
MÜKEMMEL NEFES ÖZELLİKLERİ
Soluma diyaframdan yapılmalı, nefesin verilmesinde gırtlak değil karın kasları kullanılmalıdır. Diyaframdan
mükemmel soluma yapılamadığında ve nefes diyaframdan kontrol edilemediğinde sesin güzel çıkışı imkansızlaşır. Göğüs boşluğu nefes alırken, aşağıya, dışarıya veya yukarıya hareket ettirilebilir. Diyaframatik soluma aşağıya doğrudur. Diğer solumalarda ses bozuk, kontrolsüz ve kesintili çıkar. Nefes kontrol edilemediğinde ses çok fazla hava harcar.
NEFES GELİŞTİRME ALIŞTIRMALARI
Soluk verme çalışması yapınız.
Derin nefes alınarak ; (a) sesinin yakılan bir mum önünde mum sönmeden sabit tonla çıkarılması Soluğu (s) ünsüzü ile ve kesintisiz boşaltarak : ssssssssssssssss...
Alınan soluğu kesik kesik ve kesintisiz boşaltarak : s-s-s-s-s- ; sssss-s-s ; SSS-SS
Önce orta sesle sonra yükselterek : ah, oh, uh, ıh, eh, öh, üh, ih ; hah, hoh, huh, hıh, heh, höh, hüh, hih, ahah, ohoh, uhuh, ıhıh, eheh, öhöh, ihih; hahah, hohoh, huhuh, hıhıh,
Kahkaha ile : kahkah, kohkoh, kuhkuh, kihkih, kehkeh, köhköh, kühküh, kihkih
Bir solukta ve bütün gücünüzü kullanarak “ Hop” hecesini söyleyebildiğiniz kadar çok sayıda bağırarak yineleyin.
DİYAFRAMDAN SOLUMA
Akciğerlerimizi aşağıya doğru doldurarak nefes alabilmektir. bazıları nefes alırken tam tersine bir hareketle
karınlarını da içeri çekmektedir. Oysa nefes alınırken karın dışarıya itilir, verirken içeriye çekilir.
DİYAFRAM SOLUMASI : Diyaframdan doğru soluma, akciğerimizin alt loplarını etkin şekilde kullanmak
suretiyle kaburga kemiklerinin alt hizasından dışarıya itilecek şekilde nefes alabilme çalışmasıyla başlar.
Önce çok derin olmak üzere üst üste 2 - 3 soluma yapın. Göğüs kafesiniz ve omuzlarınız yukarıya doğru kalkıyorsa hatalı nefes aldığınızı görüyorsunuz.
- Düz bir zeminde sırt üstü uzanın. Hızlıca ve kısa aralıklarla sadece ağzınızdan soluyun. Nefes alırken göğüs
kafesinin bittiği yerden karından gözlemlenen bir hareket var mı? Ellerinizle göğüs kafesinizin üzerine bastırın veya bunun için başka bir yardımcı kullanın. Aynı solumayı göğsünüzün alt kısmına doğru yapın.
- Sırt üstü düz uzanın. Nefesinizi tutun. Bu halde karnınızı içeri çekin ve dışarı itin. Nefes almadan bunu gerçekleştirin. Nefes alırken karnınızı dışarı itin, verirken karnınızı içeri çekin.
SOLUĞU DİYAFRAMLA TUTMA: Özel bir eğitim almamış olanların çoğu derin nefesi gırtlaklarını sıkarak
tutmaktadırlar. Gırtlak tamamen açık ve gevşek olduğu halde karın kaslarımızın yardımıyla havayı içeride tutabilmeliyiz. Eğer gırtlağı sıkarak havayı tutarsak gırtlak çabuk yorulur, ses bozulur, nefes hemen boşalır ve yetersiz kalır.
SOLUK TUTMA
a) Derin nefes alın. Nefesinizi bekletin. Beklerken gırtlağınızın gevşek ve boş olmasına dikkat edin. Öylece dayanabildiğiniz kadar bekleyin.
b) Derin nefes alın ve gırtlağınızı açık tutun. Kısa ve kesik soluma yapın. Akciğerleriniz dolu iken sık sık çok az
miktarda nefes alıp verin. Bunu yaparken karın bölgenizdeki hareketlenmeyi fark edin.
c) Derin nefes alın, parmağınızı dudaklarınıza çok yakın tutun ve hafifçe üfler gibi yapın.
havanın oluşturduğu hafif ısıyı hissedin. Havanın mümkün olduğu kadar yavaş çıkmasına ve bu arada
gırtlağınızın iyice gevşek olmasına dikkat edin. Aynı çalışmayı mum ateşi önünde yapın. Dudaklarınıza yakın tuttuğunuz mum ateşine hafifçe üflüyorsunuz ve mumu söndürmüyorsunuz.
d) Derin nefes alın ve “papapa” sesini düşük sesle mümkün olduğu kadar az hava harcayarak mümkün olduğu
kadar uzun süre tekrar edin. Her denemenizde geçen süreyi arttırmaya çalışın. Şimdi sesinizi yükseltin ve aynı çalışmayı yüksek sesle yapın.
SOLUĞU EKONOMİK KULLANMAK : Konuşmaya başladığımızda hava bir çırpıda boşalıp bitmemelidir.
Aynı havayı kullanarak daha fazla ses çıkarma egzersizi yapmanız gerekir.
SESİN NİTELİĞİNİ – TINISINI GELİŞTİRME
“ ha, ho, hu “ hecelerini, - Gırtlakta yüksek tını ile, - Sesi ağız boşluğunda tınlatarak söyleyin.
“ ah “ hecesini, fısıltı ile başlayıp git gide tonlayarak tam tınılı bir ses elde edinceye dek yineleyin ; daha sonra, tam tınılı sesten fısıltıya inin.
“ Ben sevinç ve heyecan doluyum !“ cümlesini;
-
Gırtlağı zorlayarak fısıldayın. / Burun sesi ile fısıldayın. / Gevşemiş kaslarla rahat söyleyin. “ Evet “ kelimesini aşağıda belirtilen değişik anlamlarda söyleyin.
-
Ne istiyor sunuz ? / Kaç kez söyleyeceğim ? / Aşağı yukarı, öyle denebilir.. “ Ne yapıyorsun ? “ sorusunu aşağıdaki durumlara göre sorun.
-
Sert bir komutan. / Korkmuş biri. / Sevecen (müşfik) biri.
SES GELİŞTİRME ALIŞTIRMALARI - SES YÜKSEKLİĞİ KONTROLÜ
Sesi Fırlatma (tek nefeste) pa, pe pi, po ; ba, be, bi, bo ; da, de, di, do
Cümleyi bir solukta ses yoğunluğunu yitirmeden okuyun
“ Kalp, günde 100.800 defa çarpmakta ve 130 tonluk bir ağırlığın 30 cm. yüksekliğe kaldırılmasına denk düşen bir güç sağlanmaktadır.”
Aşağıdaki Metni ; olağan bir sesle, kalabalık bir dinleyici karşısında okuyunuz.
Tembelliğin ne olduğunu ve insanların başına nasıl çorap ördüğünü düşündünüz mü? Bu soru çok mu çocukça?
Hemen Herkes tembelliğin kötü olduğunu bilir ve kimse tembel olmayı kabullenmek istemez. Ama acaba kaç kişi gerçekten tembel olup olmadığını araştırmıştır?
Tembellik ya zihinsel, ya bedensel ya da her ikisi birden yaşanır. İnsanların büyük bir kısmı zihinlerini, önemli bir kısmı bedenlerini ve yine çok önemli bir kısmı da hem bedenlerini hem de zihinlerini çalıştırmazlar.
SESİ ISITMAK:
1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, ..........80,....90, ... 98, 99,100 / 1 den 100 e kadar belirli bir ses tonu ile sayınız.
SESİN TİZLİĞİ...
Ağız kapalı burundan ve ağızdan man sesi çıkarılırken harfler arasında kesinti olmayacak. MAN, MEN, MİN, MON, MUN, MÜN, MIN, MÖN MMMMMMMMMMAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAANNNNNNNNNNNN
SESİ KUVVETLENDİRİR. 1, 2, 3, 4, 5, 4, 3, 2, 1
1 den 5 kadar sesin şiddetini arttırarak sayınız, aynı şekilde azaltarak geriye doğru sayınız.
HAH, HEH, HİH, HOH, HUH, HÜH, HIH, HÖH - PAH, PEH, PİH, POH, PUH, PÜH, PİH, PÖH
Ses karından başlayıp ağızdan maksimum seviyede çıkacaktır.
SES KUSURLARI VE ÇÖZÜMLERİ
1- KUVVETSİZLİK : hafif sesle konuşma alışkanlığı. Ağzı açarak (a) sesini,
-
Soluk verirken gitgide artan bir şiddetle ses çıkartınız.
-
Birdenbire ve aynı şiddeti sürdürerek ses çıkartınız.
-
Sesinizin şiddetini çoğaltıp azaltınız. (bir çok kez)
-
Kısa soluk vererek oldukça gür sesler çıkarınız.
2- SES TİTREKLİĞİ:
-
Çok kısa bir süre içinde ve pek az ses vererek ses çıkarınız.
-
Bir parça daha gür ve bir parça daha uzun ses çıkarınız.
-
Bunu süreyi uzatarak devam ettiriniz.
3- TİZ VE KESKİN SES:
-
Soluk verirken gırtlakta bir kasılma olmadan solukla beraber ses çıkarın, hecelere de uygulayın.
-
Tiz ton çıkarmamaya dikkat edin (hecelerde pes ton kullanın)
-
Okuma alıştırması yapın.
TÜRKÇEMİZİN ÖZELLİKLERİ
-
Türkçe bazı istisnalar dışında yazıldığı gibi konuşulan, konuşulduğu gibi yazılan bir dildir.
-
Türkçede yazıldığı halde söylenmeyen, söylendiği halde yazılmayan (yumuşak ğ’nin dışında) hiçbir harf/ses yoktur.
-
Türkçe ses yönünden zengin bir dildir. Bütün sesleri yumuşak, ezgili ve renklidir.
-
Türkçenin sesleri gırtlaksılıktan, burunsuluktan kurtulduğu için ; hırıltılı değil, pırıltılı ; hımhım ve boğuk değil, tınılı ve parlaktır.
-
Konuşmada örnek olarak istanbul ağzı kullanılmaktadır.
-
Türkçenin ses dizgesini oluşturan 29 harfin tümü de boğumlanmada zorlayıcı nitelikte olmayan harflerdir.
-
Türkçenin en önemli özelliklerinden biri de, yazımı okumayı ve konuşmayı kolaylaştıran sade ve sağlam
kurallara sahip olmasıdır.
TÜRKÇEDE ÜNLÜ DÜŞMESİ
Genellikle iki heceli organ hatlarında ünlü ile başlayan bir ek gelirse organ hattının ikinci hecesindeki ünlü düşer.
Burun-u, Göğüs-ü (ne), Geniz-i, Alın-ı, Ağız-ı, Gönül-ü, karın-ı, Beniz-i
Ğ kelime başında kullanılmaz. (ğ) ünsüzü kendinden önce gelen ünlüyü etkiler ve hecenin uzamasına sebep
olur. Öğretmen-Öretmen / Öğle-Öle / Yağmur-Yamur / Düğme-Düme / Çığlık-Çılık / Doğru-Doru / Tuğla-Tula
(ğ) “ e veya i ” den sonra gelirse (y) sesi olur. Teğmen – Teymen / Çiğnemek – Çiynemek
(y) ilk hecede kendinden önceki ünlüye etki ederek uzamasını da sağlar. Böyle-Böle / Söylemek-Sölemek
EN ZAYIF ÜNSÜZ VE ÜNLÜYE EN YAKIN ÜNSÜZ OLAN ( Y ) ’NİN DARLAŞTIRMA ÖZELLİĞİNE BAKACAK
OLURSAK;
Sözcüğün aslı :
Ara-y-acak
Bil-me-y-erek
Başla-y-an
Anla-y-abilmek
Tarayamayacak
Bekle-y-edursun
Ye-y-ecek
De-y-emedi
Yazılışı:
Arayacak
Bilmeyerek
Başlayan
Anlayabilmek
Tarayamayacak
Bekleyedursun
Yiyecek
Diyemedi
Söylenişi, Okunuşu:
Arıyacak
Bilmiyerek
Başlıyan
Anlıyabilmek
Tarıyamıyacak
Bekliyedursun
Yiyecek
Diyemedi
GENİŞ ÜNLÜLERİN DARALMASI :
“ yor ” eki takılınca kök ya da gövdelerin sonlarındaki (a, e) geniş ünlüleri darlaşarak (ı, i) olur: Anla - anlıyor,
dinle - dinliyor, ara - arıyor...
Darlaşan bu ünlüler iki yuvarlak ünlü (o, ö, u, ü) arasına düşerse, yuvarlaşarak (u, ü) olur
Kokla – kokluyor, söyle – söylüyor, kutla – kutluyor, oyna – oynuyor...
Türkçede iki sessiz yan yana gelmez. (Program, bravo, Spor,Stad,Tren)
Türkçede kelime sonunda ( b,c,d,g ) bulunmaz. Yerine (ç,k,p,t) gelir.
Ünsüzle biten Türkçe kelimelerin sonunda süreksiz, tonsuz ve sert ünlüler bulunur. Ağaç, bacak, saçak, sokak, taşıt
Türkçede süreksiz (ç,k,p,t) tonsuz ünsüzlerle biten kelimelere sesli harfle başlayan bir ek gelirse, bu süreksiz
ünsüzler (c,g,b,d) değişime uğrar.
Mektup-Mektubu
Türkçe bir son ekler dilidir. Siz Çekoslavakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız ?
UZUN ÜNLÜLER Türkçede uzun ünlü yoktur. farsça-arapçadan gelen kelimeler;
Âlim, hâlik, mukavvâ, âmâ, dâhi, dehâ, âlem, âdem, âli, bâlâ,hâlâ,
SES DÜŞMESİ :Konuşurken kolaylığı sağlamak için bazı harfleri veya heceleri söylemeyiz.
İçeride-içerde / karınım-karnım / orada-orda / dışarıda- dışarda / pek iyi-peki / nerede-nerde / Cuma ertesi- cumartesi / Gözlerimi – Gözlermi / tükürük-tükrük / hepisi - hepsi
Diftong : Dilimizde iki ünlünün bir hece halinde kaynaştırılarak söylenmesi gereken bazı sözcüklerde vardır.
Tuvalet-Tualet / tuval-Tual / Suvare-Suare / Konservatuvar- Konservatuar
Arapçadan dilimize geçmiş iki ünlünün yan yana gelmesiyle yazılan sözcükler de vardır. Bu sözcükler diftong
yapmadan iki ünlü arasına kesme yapılarak söylenir. Su-at. Fu-at. Sa-at. Du-a - Şa-ir, Şi-ir, Fa-iz, Ca-iz, Na-il.
Yabancı dillerden dilimize geçmiş sözcüklerde ünsüzler arasında iki ünsüzün kaynaşmasına da rastlanır. Blöf,
Bravo, Frank, Plan, Prens, spor,spiker, lüks, fötr, klasör, flama, bloknot, modern
VURGU :Bir hece üzerine düşen soluk baskısı, anlam ayırıcı bir nitelik taşır. Vurgular, Söz, cümle, açık hece,
kapalı hece vurguları olarak karşımıza çıkar.
Aynı yazılan fakat vurgudan dolayı değişik anlam ifade eden kelimeler
Düşünce–Düşünce / Basma– basma / Yazın– yazın / Dizin– dizin / Öğretmenim–öğretmenim
Söyleyişe göre anlam değişikliği gösteren örnek kelimeler
Kâtil – katil / Nâkil – nakil / Nâzım – nazım / Vâris – varis / Vâsi – vasi / Âdem – adem / Âdet – adet / Dâhi
– dahi / Neşe – neş’e / Âyan –ayan
SÖZCÜK VURGUSU : Türkçede genellikle sözcüklerin son hecelerine rastlar ve eklere doğru sürülür. Çalış,
çalışkan, Çalışkanlar, Gelmek, gelen, gelmiş, Vatan, vatandaş, Vatandaşlar
Sözcüklerin (hecelerin) doğru söyleniş örnekleri ;
Çok heceli sözcüklerimizde, genel olarak vurgu son hecededir. BABA, ARKADAŞIM söyleDİ, okulLAR
yaRIN açılaCAK. HepiMİZ sevinDİK.
Tek hecelilerde sözcük vurgusu bulunmaz. (En, pek, çok.... derece belirtenleri hariç) DÜN, YOL, ÇOK,
KARS, MUŞ, GÖL, KIŞ, KÖR
Ekler genel olarak, sözcük sonundaki vurguları kendi üzerine çekerler: ÇİÇEK, çiçekLER, çiçekleRİN,
çiçeklerDEN,
İsimlerde ikinci hecededir. OrHAN, TurGUT, SeVİM, SuNA, TeKİR, BonCUK
Yalnız, yer adlarında durum değişir :İki heceli yer adlarında vurgu başta bulunur.
İzmir, KONya, SAMsun, Ağrı, DİCle, Ankara, Erzurum, VAN, EDİRne, DİYARbakır, YOKsa,
Çok heceli yer adlarında vurgu, başa doğru sürülür : üçlü hecede yerleşir. Birinci hece daha güçlü ise
vurgu başta kalır. ARdahan, KAStamonu, ÇANkırı, TUNceli, MARmara, MENderes
Birinci hece açık, ikinci hece kapalı ise, ya da birinci hece bir, iki sesli ; ikinci hece üç, dört sesli ise,
(ikici hece daha güçlü ise) vurguyu çeker.
eDİRne, maLATya, SİLİFke, deNİZli, paLANdöken, çaNAKkale, anTALya, isKENderun...
Birinci hece açık, ikinci hece kapalı ise, ya da birinci hece bir, iki sesli ; ikinci hece üç, dört sesli ise,
(ikici hece daha güçlü ise) vurguyu çeker.
eDİRne, maLATya, SİLİFke, deNİZli, paLANdöken, çaNAKkale, anTALya, isKENderun...
Birkaç belirteçle bağlaçta ve ünlemde vurgu başa sürülür. ŞİMdi, Ancak, HAYdi, Aferin!
Cins adları özel yer adı olarak kullanılınca vurgular başa doğru kayar: KarTAL, büyük bir kuştur.
KARtal’dan gelen tren... SirkeCİ (sirke satan) geçiyor. SİRkeci istasyonu önünde buluştuk.
Cins adları özel yer adı olarak kullanılınca vurgular başa doğru kayar: KarTAL, büyük bir kuştur.
KARtal’dan gelen tren... SirkeCİ (sirke satan) geçiyor. SİRkeci istasyonu önünde buluştuk.
Bileşik sözcüklerde vurgu : vurgu birinci sözcükte güçlüdür. KÖPEKbalığı, DEVEboynu, ORTAokul,
Onbaşı, BAŞçavuş, DALGAkıran
Çağrılarda vurgu ilk heceye geçer. ÖZgür, İpek, AYdın, KORkut, LEvent, GÜler, KEmal,
Özel ad gibi kullanılan sözcüklerde de çağrı vurgusu ilk hecededir. ANneciğim ! ARkadaşlar! BİNbaşım!
Şiddet vurgusu : söze daha çok kuvvet vermek, dikkati çekmek için kimi sözcüklere şiddetle
basılmasıdır. İnsafsız benden BEŞ kuruşu esirgedi.
Pekiştirme örnekleri vurguludur, şiddet vurgusuna da elverişlidir. BEMbeyaz, KIPkırmızı, DOSdoğru,
YEMyeşil
Niteleme sıfatları ile asıl sayılar, tanıtma ve belirtme vurgularına elverişlidir. DURGUN su, ENGİN
deniz, KORKUNÇ gece, ZENGİN adam, BOŞ söz, BEŞ yıl, YETMİŞ yaşında
************************************************************************
ULAMA - Bir sözcüğün sonundaki ünsüzün ondan sonra gelen sözcüğün başındaki ünlüyle beraber boğumlandırılmasıdır. Ak-şa- mol- du / Gü-ne-şaç-tı / Sa-ba-hol-du
DURAK / DURAK VE SOLUK
DURAK VE SOLUK NOKTALAMASI BİRLİKTE
-
Her paragraf arasında, bölüm başlarında ve sonlarında, bölümler arasında.
-
Tırnak içinde yazılan başkasına ait olan sözlerden önce ve sonra; “ Bana geldi, ---- “Kendimi çalışmaya adadım.”---- dedi.
-
Herhangi bir sorudan sonra veya cevaptan sonra;
Niçin daha çok çalışmayalım? ---- İstersek bunu başarabileceğimizi biliyoruz. Çocuk zeki miydi dersiniz? ---- Evet çocuk zekiydi. ---- Bunu biliyoruz.
DURAK, DURUMA GÖRE SOLUKLA BİRLİKTE
- Çok kısa olmayan cümlelerin noktalarında:
İnsanlar heyecanla koşuşturuyorlardı. -- Bir yardımcı arıyorlardı.
- ( : ) ( ve ) ( ; ) işaretlerinden sonra
İki tür tembellik vardır: -- Bedensel tembellik ve zihinsel tembellik.
Orada hayvanları görüyordum; -- Kuşlar uçuyordu, tavşanlar zıplıyordu, çekirgeler ötüyordu.
- İki kısa cümle “ ve ” ile bağlanırsa, “ ve ” den önce.
Bütün gücüyle direnerek ayağa kalkmaya çalıştı -- ve sonunda ayağa kalkıp yürümeyi başardı.
- Cümle başında geçen “ esasen, evvela, bana göre, o halde, çünkü, dolaysıyla, birinci olarak... ” gibi kelimelerden sonra
Aslında, --ben de böyle güzel tablolar çizebilirdim.
O halde,-- neden üzerinize düşeni yapmıyorsunuz?
ANLATIM
(Metnin bütünündeki düşünce ve duyguların belirtilmesi)
1- USSAL ANLATIM :Genellikle televizyon ve radyolarda sunulan haberler ussal anlatıma girer. Spiker bu tür
anlatımlarda duygu ve düşüncesini belirtilmez, bir araç görevini üstlenerek haberi aktarır. Başka bir örnek verecek olursak bir geometri teriminde “ Bir üçgenin iç açılarının toplamı iki dik açıya eşittir. “ tümcesinde duygu
hiçbir zaman gerekli değildir.
2- DUYGUSAL ANLATIM : Ton çeşitliliği ve sesin şiddeti çok önemlidir.Genel ton, parçada verilmek istenen
duyguya göre değişir. Sesin yüksekliği hiddet, hayret ve taşkın sevinç gibi duygularda tiz tonlara yükselirken, karamsarlık, umutsuzluk ve ıstırap gibi duygularda pes tonlara düşer. Sesin şiddeti ise içten gelen dinamizmi anlatır.
DUYGUSAL ANLATIM ÖRNEKLERİ:
KIZGIN : Hava güzel ama, biz dört duvar arasında kapalıyız.
ŞEFKATLE : Hava güzel. sokağa çıkalım yavrum. Hava alırsan iyileşirsin. ACILIKLA : Hava güzel ama, kederimi arttırmaktan başka işe yaramıyor. AÇIĞA VURMA : Ne yapalım ben bahsi kaybettim : Hava güzelleşti.
ÖFKELİ : Yazıklar olsun . İşte sen busun !
KESİN İNANÇ : Artık bizi aramaz, bundan eminim ! İTİRAZLA : Kusura bakma ama o kadar da kötü değil. GÜVENSİZLİK : Bu adam sözünde duracak mı ? ALAY : Tabi canım, bu işleri hep siz başardınız. SABIRSIZLIKLA : Açıl artık kapı, açıl !
HAYRANLIKLA : Aman, hava ne kadar güzel ! Her taraf pırıl, pırıl parlıyor.
İNANÇ – ŞÜPHE : Ona tüm varlığımla inanıyorum.Belki de öyledir ama bunun varlığını kim ispat edebilir? GURUR–TEVAZU : Bu işin ustası, hem de biricik ustası benim. Ben neyim, hiç ben onlarla bir tutulabilir miyim SEVGİ – NEFRET :Sizi çok seviyorum. Onun varlığından da, hatıralarından da nefret ediyorum. ENDİŞE–KAYGISIZLIK: Of! Şimdi ne olacak, bu benim için büyük bir üzüntü.Bana ne,umurumda bile değil !.. SAYGI – KÜÇÜMSEME : Ona karşı o kadar büyük bir sevgim var ki, Hıh ! Ne olacak, aşağılık yaratık.
KARŞI DURMAK - BOYUN EĞMEK : Hayır bana hiçbir şey yapamazsın. Ne istersen yap,hepsine boyun eğeceğim.
CESARET - KORKU : İster on, ister yirmi kişi olsun, göğsüm açık bekliyorum. Eyvah ! Görmüyor musunuz
hayatımız tehlikede !
ZEVK DUYMA – ACI DUYMA : Oh ! Ne hoş, mis gibi kokuyor. Ay ! Çok acıyor.
İRADE – ZAYIFLIK : Gece, gündüz bütün gücümle çalışacağım. Benim savaşma gücüm yok. ZAFER – YENİLGİ : İsteklerimin son haddini buldum. Her şeyimi kaybettim, şerefimi de.
HAYRET - KAYITSIZLIK : Nasıl ! Siz mi ? Sahiden, siz misiniz ? Pek ala, zaten böyle olacağı belli idi. KIŞKIRTMA – YATIŞTIRMA : Ha gayret ! Atıl ! Bir hamle daha ! Hişt hişt ! kendinize geliniz, sakin olunuz.
PİŞMANLIK - TAŞKINLIK : Gece gündüz kendi kendime soruyorum ; bunu nasıl yaptım, diye. Evet, bunu
yapacağım işte o kadar.
ÜMİT– ÜMİTSİZLİK : Evet, herkes bu işte kazanacağımı söylüyor. Artık her şey bitti, kurtuluş çaresi yok. AÇIK KALPLİLİK – İKİ YÜZLÜLÜK : Düşündüğümü size açıkça söylüyorum. Sizin tarafınızdan beğenilmek
için dünyanın bütün servetini feda ederim.
HINÇ – ACIMA : Şunu bilin ki bu ona çok pahalıya mal olacak. Zavallı adamlar! Artık onlardan ne isteyebilirim ?